Murat Meriç Kuntker

Geçen yaz aylarında UBA International’ın desteğiyle ABD hayallerini gerçekleştiren genç oyuncunun sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

Basketbola babamla başladım . Ben çok küçükken annem bankacı olduğundan evde benimle çok ilgilenemezdi. Babam da doğal olarak beni evde yalnız bırakmak istemezdi. Antrenör olan babamın spor kulübüne antrenmanları izlemeye gidiyordum . Bu sırada sıkılıyordum ve “Ben de onların yapabildiklerini yapabilirim” diye düşünüyordum . Ve denemeye başladım. Babamın kukalarla ne zaman işi bitse sürekli onları alıp, bir de top isteyip kenara çekilirdim. O kukaları kendime göre dizer antrenmanda ne görürsem onu yapardım ve tabi kendimi de zorlamaya çalışırdım. Hareketleri yapabildiğim zaman bunları kombin edip denerdim. Böylece bunları denerken babam beni görmüş. Bu kısmı çok hatırlamıyorum. O zamandan sonra da zaten kendimden yaşça büyüklerle antrenmanlara hafif hafif katılmaya başladım . O denemeleri yapmaya başladığımda 3 yaşımdaydım galiba. 4 yaşımda da antrenmanlara başladım.

  • Türkiye’de her zaman için genç sporcuların ikilemde kaldığı bir konudur. Basketbol kariyeri mi eğitim hayat mı daha önemli? Aslında asıl hedef ikisini bir arada götürebilmektir. Sen bu konuda neler düşünüyorsun? İkisi bir arada başarılı bir şekilde yürüyebiliyor mu? 

Aslında bu gerçekten çok da zor olmadı benim için. Ben bu işe başladığımdan beri büyük bir oyuncu olmayı düşünüyordum ve basketbol her zaman için derslerimden öncelikliydi. %51 basketbol, %49 eğitimdi diyebilirim. Derslerimi de hiç boşlamadım Her sene ortalamam yaklaşık 96-97 civarında gelirdi. Bu sene Amerika’da işler biraz daha farklı. Eğer ders notların belirli bi seviyenin altına düşerse ceza antrenmanı yapıyorduk takımca. Neden takımca diye sorarsanız, biri zayıf aldığında “Neden bu arkadaşına yardım etmedin” diye derslerinin değişkenliğine bakmadan ceza antrenmanı yapıyorduk. Ama eğer hala dersler düşüşteyse cezalar maçlardan kesik yemeye kadar gidiyor. Bu yüzden dersler biraz daha yükseldi ve durum %50 – %50 oldu. Bunların ikisini bir arada yürütmek bana göre çok da zor bir şey değil. Mesela bazı aileler sınav önemli deyince, sınava kadar spordan men ediyorlar çocuklarını. Bu durum gerçekten katlanılmaz derecede rahatsız edici. Benim de öyle birkaç arkadaşım vardı . Aileleri “Sanki sporcu olacaksın” deyip derslerine çalıştırıyorlardı. Eğer bu iki şeyi aynı anda ve ikisinde de ilerleme kaydederek yapabiliyorsanız, durmayın! Geleceğiniz çok parlak.

  • Sana ABD’de basketbol bursu alma kararı aldıran en önemli faktör neydi?

Herkesin aklında eminim ki şöyle bir cevap vardır; “Çünkü Amerika basketbolu daha iyi, bütün şartlar daha iyi”. Kesinlikle olay bundan ibaret değil. Bir kısımda haklılar ama yanıldıkları konular da fazla. Basketbol bursunu Amerika’dan kazanmak kendine tadı anlatılmayacak bir zevk veriyor, ister istemez gururlanıyorsun. Benim Amerika’ya gelmemin sayamayacağım kadar çok sebebi var, ben size başlıcalarını anlatayım.

1-) İngilizce : Bu dili öğrendiğinizde dünyanın her tarafında geçerli bir işe sahip olma ve çok rahat bir şekilde yaşama hakkını kazanıyorsunuz.

2-) Basketbol: Çoğu kişi Amerika basketbolu çok üstün bir seviyede düşünebilir. Ancak o kadar da farklı değil. Sadece siyahi oyuncuların kas yapıları nedeniyle saha içinde atletik olarak biraz daha üstünlükleri olabiliyor. (Irkçı bir gözlem yapılmasını asla istemem, benim de siyahi arkadaşım çok var). Ama bu fark çalışılarak ya da maç veya pozisyon izleyerek kapatılmayacak bir fark değil. Ekstra çalışıp o fiziksel üstünlükteki farkı da kapatmak, eğer inanıyorsanız gerçekten zor değil.

3-) Eğitim: Gerçekten ben de “Eğitim ne kadar farklı olabilir ki ?” diyordum. Buraya geldikten sonra ne kadar farklı olabileceğini gördüm. Her hafta günün aynı saatlerinde, aynı derse girip sadece kendi seçtiğiniz derslerin üstünde uzlaştırıyorlar sizi. Türkiye’deki gibi 15-20 tane dersi aynı haftada gösterip hepsini öğrenmemizi beklemiyorlar. Mesela benim hergün 7 saat dersim var 3’ü ana ders (Matematik, İngilizce, Coğrafya). Benim Amerika’da ki ilk senem olduğu için bir de İngilizce’me ilk sene yoğunlaşmak için az ders aldım. Bunlar örnekler.

En önemli faktör ise mezun olduğunda alacağım diplomanın dünyanın her yerinde geçerli olması ve kolej basketbolundan sonra iyi bir yerlerde oynayabilmek.

“İDOLÜM ALLEN IVERSON” 

  • ABD’ye gidiş sürecinden biraz bahsedebilir misin? Adım adım kısaca neler yaşandı? 

İlk babamın aklına gelmişti bu konu yanlış hatırlamıyorsam . Bu konuyu iyice düşünmemi, onlarsız Amerika’da yapabilirsem gerçekten beni göndermeyi düşündüğünü söyledi. Ben de işin en zor kısmını yapabilir miyim, yani aile özleminin üstesinden gelebilir miyim diye düşündüm taşındım. Sonunda basketbol için değer, kariyerim için değer diye düşündüm. Bütün ailem bu fedakarlığı yapabiliyorsa, ben de yapabilirim dedim ve geldim. Vize işlemleri, uçak bileti, okul derken her şey hızlıca oldu ve ben anlayamadım bile!

  • ABD’de spor ve yaşam kültürünün Türkiye ve Avrupa’ya göre çok farklı olduğu hep söylenir. Uyum sağlayabildin mi ve bu süreç nasıl geçti? 

Uyum sağlama süreci tabi ki zordu ama bu süreçte sabırlı olmak lazım. Herkesin neler yapabildiğini, her oyuncunun ana özelliğini gözlemlemek gerekiyor. Mesela Amerikalıların yaptığı en net hata, en kötü gözlem “Beyazlar net şutör” demeleri. Başka bir şeye ihtimal de vermiyorlar. Hiç bir şekilde şuttan başka bir şeye önlem almazlar. Taa ki onları cezalandırana kadar. Herkesin bildiği üzere Avrupa’da takım oyunu, Amerika’da bire bire dayalı bir oyun oynanıyor. Kesinlikle takımınızdaki oyuncuların bencilliklerine ses çıkaramazsınız, onlar da size çıkaramaz. Daha önce söyledim, en temel fark siyahilerin atletikliği. Yoksa oyun aynı oyun, değişen bir şey yok.

  • Murat Meriç Kuntker olarak kendi kendini analiz edecek olursan basketbolda hangi şeyleri iyi yapıyorsun ve hangi becerilerini geliştirmen gerektiğini düşünüyorsun? 

Bunları söylemek bana düşmez ama bence saha görüşüm, şutum, sahadaki yaratıcılığım ve deliciliğim. Benim bence tek eksiğim, yani geliştirmem gereken yönüm zıplama.

  • Genelde her sporcunun bir idolü vardır. Senin kendine örnek aldığın bir idolün var mı? Varsa onun hangi becerilerinin sende olduğunu düşünüyorsun veya hangi becelerine sahip olmak istersin? 

Benim bir tane idolüm yok ama eğer ki bir tane seçmem gerekirse Allen Iverson. Şimdi benim sahip olmak istediğim özellikler Allen Iverson’ın esnekliği, Kyrie Irving’in top hakimiyeti, Stephen Curry’nin şutu, Chris Paul’un oyun mentalitesi ve Kobe Bryant’ın mentalitesi.

 “UZUN VADEDE DRAFT’A KATILMAYI HEDEFLİYORUM, OLMAZSA AVRUPA’YI DÜŞÜNÜYORUM” 

  • ABD’de basketbol dışında kalan zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun? 

Ödevlerimi yapıyorum, sınavlar için çalışıyorum, film izliyorum. Bazen çok sıkıldığımda Türkiye’de izlediğim komedileri açıp izliyorum. Yani çok hoşuma gidiyor böyle şeyleri izlemek. Akşam için yeni bir rutinim var: Yoga. Antrenörüm her gece yoga yapmamı istiyor ve ben de yapıyorum.

  • Şu anda kadrosunda yer aldığın takımdaki arkadaşlarınla ilişkilerin nasıl? Koçların sana yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorsun? 

Kadromuz şu an için dağıldı. Yani takım arkadaşlarım bir sebeplerden dolayı ülkelerine geri gönderildi. Ama buradayken beni kardeşleri gibi sahiplendiler. Gerçekten çok yardımcı oldular.

  • Senin gibi kariyeri için ABD’ye gitmek gibi önemli bir adım atmak isteyen sporcu arkadaşlarına ne gibi tavsiyelerin olur? 

Benim tavsiyelerim, İngilizce çalışsınlar demek isterdim ama benim öğrendiğim hiçbir İngilizce işime yaramadı. Burada sıfırdan öğrendim ve hala daha öğreniyorum. Yani verebileceğim tek tavsiye, kendileri olsunlar ve yalandan uzak dursunlar. Ben yalan söylemediğim için hala burada duruyorum.

  • Gelecekle ilgili kariyer planların nelerdir? 

Liseyi Amerika’da bitirip, D1 liginden bir üniversiteden burs kazanmak istiyorum. Şu an için hedefim o. Sonrası zaten draftlar, orası olmazsa Avrupa’yı düşünüyorum.

 Murat Meriç Kuntker: “ABD’ye Gelmemin Birçok Sebebi Var”